İktidar ve muhalefetin kürt oylarını kapmaya çalışmak için yarıştığı bu dönemde, Türk’ler ve Atatürk’çüler yine ikinci plana atıldı. Aslında uzun yıllardır yabancısı olmadığımız bir durum bu. 1940’lı yılların ikinci yarısından itibaren günümüze kadar uzanan sürede; Türkiye üzerinde kurgulanan siyasi oyunların en büyük sıkıntısını Ulusalcılar ve Atatürk’çüler yaşamaktadır.
Neredeyse 40 yılı aşkın bir süredir sistematik olarak devam eden ve suni olarak yaratılan “kürt sorunu” başlıklı etnik faşizm; ülkenin hem terör hem de iç karışıklıklarına zemin hazırlamaktadır.
Toplum içindeki algıda yine kürt faşizmi üzerinden baskılanmaktadır. Tarih boyunca sadece Anadolu topraklarında değil; dünyanın birçok farklı coğrafyasında baskı, zulm ve eziyet gören Türkleri günümüzde hala “barbar” olarak gösterme ülke içindeki kürt popülaritesinin vazgeçemediği bir algı operasyonudur. Balkanlarda ve Kafkasya’da toplam 3 milyona yakın Türk’ün katledildiğini ne hikmetse bu ağızlardan duyamazsınız. Yazarak bitiremeyeceğimiz bu katliam ve soykırımlardan bazılarını; tarihleri, failleri ve yaklaşık nüfus sayıları ile hatırlatmakta fayda var.
- 1905-1922 Doğu Anadolu Bölgesi ve Kafkasya /Hınçak, Taşnak ve Armenakan partizanları/ 523.000-3.000.000 Türk.
- 1460-1462 Romanya-Eflak / Romanya Rumenler (Eflak Prensliği)/ 25.000 civarı Türk kazıklara geçirildi
- Nisan 1877–Mart 1878/ Balkanlar ve Kafkasya Rus Koalisyonu Orduları/ 250.000–400.000 Türk. (93 harbi)
- 1903 Bulgaristan/ Bulgar, Sırp ve Yunanlar/ 20 Türk köyü yakıldı
- 1912 Kuzey Makedonya Raionovo, Planitsa ve Kukurtevo, Kuzey Makedonya/ Bulgar komitacılar/ 700 Türk.
- Edeköy katliamı/ Kasım 1912/ Edirne/ Yunan ve Bulgar ordusu/1.659 Türk.
- Ohri katliamı 1912 / Kuzey Makedonya Ohri/ Sırplar/ 500 Türk.
- Van İsyanı / Nisan-Mayıs 1915 / Van /Ermeniler / 6000 Türk.
- Çoruh Nehri Katliamı 1916 / Artvin Kozak alayları / 45.000 Türk.
- Maraş- Antep Katliamları/ 1920-21/ Yunan ve Fransız orduları/ 12.000 Türk.
- Manisa yangını 1922/ Yunan ordusu / 4355 Türk.
- Levi Baskını 1924/ Kerkük-Irak / 200’den fazla Türk.
- Kerkük Katliamı 1959 / Kürt askerler/ 80’den fazla Türk.
- Kanlı Noel 1963/ Lefkoşa-Kıbrıs/ Yunanlar/ 370’den fazla Türk.
- Ahıska Türkleri Sürgünü 1944/ Mesheti-Gücistandan/ NKVD / 50.000 Türk.
- Türk’lerin Bulgarlaştırılması 1984-89 / Bulgaristan/ 1500 ‘den fazla Türk.
- Irak Türkmenleri soykırımı 2014-17/ Irak/ IŞİD/ 3500 Türk.
Bunlar uzun bir listenin sadece küçük bir bölümü. Çin’in yıllardır Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uyguladığı soykırım 1 milyonu geçti. PKK için ise ayrı bir konu başlığı açmamız gerekir. Teröre şehit verdiğimiz askerlerimiz, gencecik öğretmenlerimiz, sivil halkımız hatta bebeklerimiz…. Bunları yazmaya kalksak ne mürekkep ne sayfa yeter!
Lakin konu Türkler olunca bırakın iç içe yaşadığımız halkı tüm dünya ve o meşhur hümanist tayfa; kör-sağır ve dilsiz oluyor. İnsan; Türk devletine, Türk halkına “barbar, işgalci” derken biraz onuru varsa utanır. Onuru olmayanlar da bize bu iftirayı atanlarla masaya oturup iki tane oy alabilmenin haysiyetsizliği peşinde koşar.
Türk halkı tarih boyunca dünyanın her bölgesinde zulme uğramıştır. Bu yüzden Mustafa Kemal ATATÜRK sadece bir ulusu ayağa kaldırıp memleketi kurtarmakla kalmamış; zulme uğrayan tüm Türklerin tarih sayfasındaki onurunu da kurtarmıştır. Bu yüzden dünyanın herhangi bir coğrafyasında yaşayan ve kendisini Türk olarak tanımlayan kim varsa Mustafa Kemal’e minnet ve sevgi besler.
Ve günümüzde, strateji adı altında oynanan bu kirli siyasi oyunlarda faşistçe ambargo uygulanan tek kitle yukarıda da söylediğim gibi Ulusalcılar ve Atatürkçüler! Bizler zaten bu kirli oyunların içinde olmak istemeyiz lakin her batışınızda can simidi olarak Atatürk’e sarılmanız içinde bulunduğunuz durumu daha da haysiyetsizleştirmektedir. Her geçen gün görüyoruz ki; Türklerin; Türk siyasetinde; bize barbar, işgalci, soykırımcı iftiralarını atanlar kadar değeri yok. Ne gariptir ki; Atatürksüz siyaset yapamayanlar; kendi içlerinde Atatürkçülerin baş aktör olmasına da izin vermemektedir. Bu bir kokunun dışavurumudur. Bizleri karşılarına almak istemeyenler aynı zamanda siyasi arenada da kendi “rantsal projelerine” müdahale etmemizi istemiyorlar.
Tekrar söylüyorum; acil durumda camı kırdığınız zaman bu sefer eliniz kesilebilir. Türk’ü, Atatürk’ü, Cumhuriyet’i, Devrimleri siyasal arenada arka plana atıp, itibarsızlaştırıp; bu milleti sırtından vuran; Kurtuluş savaşımızda İngiliz uçaklarıyla fetvalar atan; karşı devrim sevdalılarının, bölücülerin, etnik özerklik isteyenlerin, bu devlete elektrik faturasını bile ödemeyen hainlerin eteğinin altına girerseniz tarih 1919’da olduğu gibi bir kez daha sizden hesap soracaktır…!
Metehan PARS